Başlangıç (Origin) – Dan Brown

“Bir kitabın Robert Langdon serisine dahil olması için gereken şartlar neler?” Eh artık serinin beşinci kitabını da tükettiğimize göre elimizde belli başlı bir şablon oluşmuştur. Hadi siz de düşünün; mesela olarların merkezinde Langdon’a yardım eden ve potansiyel olarak onunla duygusal anlamda yakınlaşacak bir kadın. Dünyadan seçilmiş, simgeleriyle ön plana çıkmış bir şehir. Geçmişi sorunlu ve birilerinden emir alan bir katil. Bu katili yönlendirdiği sanılan ve aslında masum olan biri. En sonda ortaya çıkan gerçek tetikçi…

Beş kitaba da uygulayabileceğiniz bu kurallara onlarca ekleme yapıp yine genellemeden kaçamamanın artık vermeye başlamış olduğu bıkkınlıkla Başlangıç’a bir göz atalım.

Robert Langdon’ın eski öğrencisi fütürist Edmond Kirsch, insanlık tarihinin geçmişi ve geleceğini tamamen aydınlatacağını vaat ettiği bir sunumu İspanya Bilbao’daki Guggenheim Müzesi’nde düzenlemektedir. İspanya prensi Julián’ın nişanlısı ve Guggenheim Müzesi’nin yöneticisi Ambra Vidal, Kirsch’e yardım ederken böyle bir etkinlik için olmazsa olmaz Robert Langdon da davetliler arasındadır. Çok büyük ve ileri teknoloji örneklemeleri arasında başlayan sunum,  artık kitabın başında bile bağırmaya başlayan Edmond Kirsch’ün öldürülmesiyle yarıda kesilir. Kirsch’ü öldürense “fanatik” Palmarian Katolik Kilisesi mensubu olan ve geçmişte ailesini bir saldırı sonucu ailesini kaybeden Amiral Luis Ávila’dır.

Bu cinayet, Edmond Kirsch’ün sunumdan önce üç büyük dinin önde gelenleri Antonio Valdespino, Yehuda Köves ve Syed al-Fadl’a anlattığı üzere buluşun dinlerin geleceğine oluşturduğu tehdit için işlendiği imajı vermektedir.

Bu noktadan itibarense Edmond Kirsch’ün sunumunu dünyaya duyurma görevi ister istemez Robert Langdon’a düşmüştür. Muhafazakar İspanya kraliyet mensupları ve kralın yakın dostu Antonio Valdespino’nun engellemelerine rağmen Langdon ile İspanya prensi Julián’ın nişanlısı Ambra Vidal, Kirsch’ün sunumunu kurtarabilmek adına müzeden kaçarlar.

Ve İspanya’daki macera Barcelona’ya kadar uzanır. Kirsch’ün Gaudi haranlığı sayesinde yaşadığı Casa Milà’dan Sagrada Família’ya uzanan “kültür turu” esnasında Langdon ve Ambra Vidal, Edmond Kirsch’ün sunumunu uzaktan başlatacak şiir dizesini aramaktadırlar. En büyük yardımcıları ise Guggenheim Müzesi’nden beri Langdon’ın kulağında olan ve Kirsch tarafından geliştirilen yapay zeka asistanı Winston’dır. Winston’ın neler yapabileceği ve kullandığı inisiyatifler ise, serüvenin belirleyici taşları arasında yer alacaktır.

530 küsür sayfalık Başlangıç, açık ara hikayeleri en havada bırakan Dan Brown kitabı olarak gözümüze çarpıyor. Din adamlarının başına gelenler, komutan Garza’nın anlamsız alıkonması, simge bilim profesörü Langdon’ın saçma sapan ve uyduruk bir din karışımlı Uber logosu dışında teknik olarak hiçbir şey çözmemiş olması ve daha neler neler… Adeta her şeyi tek tek dokuyan Dan Brown gitmiş, yerine kısa sürede kitabı çıkarma amacı taşıyan bir Dan Brown gelmiş hissini yaşamadan edemiyor, Başlangıç karşısında yaşadığınız hayal kırıklığını gizleyemiyorsunuz. Edmond Kirsch’ün sunumuna tanık olduğumuz bölüm dışında (ki 10-15 sayfayı geçmez) merak unsuru barındırmayan bir kitap ve artık ömrünü tamamlamış bir Langdon serisi var önümüzde.

“Her bela mı Langdon’ın başına gelir?” Bu soru bile Dan Brown için artık Langdon’dan ayrılma zamanının geldiğinin işaretiyken böyle içi boş bir kitapla teoriyi kanıtlamak acı-tatlı bir farkındalık veriyor insana.

İhanet Noktası ve Dijital Kale gibi Langdon’dan bağımsız gayet güzel işler başaran Dan Brown’a umarım Cehennem ve Başlangıç’ın kısa arasından daha uzun bir süre hasret kalırız. Gelecekte yazarın daha içi dolu eserlerini görmek umuduyla..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir