Korku, gerilim, tüyler ürpermesi ve daha fazlası… Kafes için tanıtım bülteni vb mecralarda okuduğunuz belki de ilk nitelikler. Hatta bazıları için kitaptan uzaklaştıran nitelikler. O zaman baştan söylemekte fayda var ki; çok da gerçekçi olmayan nitelikler…

Normalde karşılanmayan beklentiler sonucunda bir takım hayal kırıklıkları yaşanması yüksek olasılık dahilindedir. Ancak korku/gerilim sevmeyenler için kitabı sürükleyici bir hikaye ile destekleyerek, düşük ihtimalle de olsa pozitif tarafa geçebiliriz. Aynen Kafes ile Josh Malerman’ın yaptığı gibi.

İki ayrı zaman diliminde Malorie’nin hikayesiyle okuyucuya eşlik ediyor Kefes. Bunlardan ilki şimdiki zamanda gerçekleşen ve Malorie ile yanındaki iki çocuğunun bilinmezliğe doğru gerçekleşen bir nehir macerası. İkincisi ise, bu nehir macerasına kadar olan boşlukları, Malorie’nin tek gecelik ilişkisinden hamile kaldığını öğrendiği andan itibaren dolduran geçmiş zaman.

Dünyanın çeşitli yerlerinden gelen ve sebebi anlaşılamayan intihar haberleri hızla yayılırken, Malorie ve kardeşi Shannon’ın da bu anormaliden etkilenmeye başlaması uzun sürmez. Buna karşın kimsenin ne olduğundan tam emin olamadığı ve görülmesi halinde insanların kendilerini öldürmelerine sebebiyet veren gizemli “yaratıklar”dan korunmanın tek yolu ise onlara bakmamaktan geçmektedir. Dışarıda göz bantları ile gezmeler ve evlerin pencerelerini battaniyelerle kapatarak güvenli hale getirmek dışında çaresiz olan insanlık, adeta bir kaos ortamının içerisine çekilmektedir.

Çaresizliğin belki de doğal bir sonucu olarak toplu yaşamaya başlayan insanların oluşturduğu gruplar, bu yaratıkların ne olduğunu anlamak konusunda yine yetersiz kalır. Ancak beraber yaşama becerileri sayesinde hayatta kalma oranlarının yükselmesi, Malorie’nin gördüğü bir ilana cevap vermesine sebep olur. Malorie, kendisi ve çocuğu için hayatta kalma savaşını artık çoğunluğu iyi insanlar olarak nitelendirdiği bir grupla devam edecektir. En azından edebildiği yere kadar.

Kafes’in sürükleyiciliği kadar, kitabın sonlarına yaklaştıkça aradığınız tüm cevapları alamayacağınızı anlama gerçeği ile yüzleşmeniz de o kadar ağırlık kazanıyor. Bilinmezliğe giden yolculuk, sizin kendi bilinmezliğiniz haline geldiğindeyse kitabın bir devamının olup olmayacağını sorgulamaktan başka elinizde bir şey kalmıyor.

Sürükleyicilik, cevap bulamadığı zaman okuduğunuz iyi anları da tehlikeye atan bir silahtır. Kafes, bu silah tarafından yaralanmış bir kitap. İyileşmesinin tek yoluysa; Josh Malerman’ın anlatmak istediklerini açıklığa kavuşturacak bir devam kitabından geçiyor.