Şah Mat (Scacco Alla Regina) – Mario Mazzanti

Nerdeyse her kitap alışverişimin içinde (en son ne zaman sadece bir kitap satın aldığımı hatırlamıyorum) illa ki bir polisiye vardır. Harlan Coben gibi olmazsa olmazları fazla yıpratmamak ya da sadece bitişini yavaşlatmak adına tercih yapılabilecek seçenek sayısı o kadar fazla ki, bu dalda risk alma gibi maceralarınızda bile çoğu zaman pişmanlık yaşamıyorsunuz.

İtalyan yazar Mario Mazzanti’nin Şah Mat’ı, bu bağlamda elime geçen (durun bir saniye hediyeydi galiba bu ya, giriş kısmını çöpe atmayalım neyse :)) son eser. Suç psikiyatristi Claps’in, Adriana Maggesi cinayetiyle başlayan incelemesi başarılı haberci Greta Alfieri’nin olaya dahil olmasıyla tüm şehri sarsan bir seri katil davasına dönüşüyor. Katilin zeka ile beraber bir noktadan sonra Paul Morphy hamlelerini dahil ettiği cinayetleri, kitabın ismi için gerçekçi bir dayanak oluşturmuş.

Gelelim eleştirilere. Kitabı bitirdiğinizde aslında sağlam bir hikaye hissine sahip oluyorsunuz ama kitap okunurken malesef bu histen hayli uzakta duruyor. Sıkıcı geçen birçok bölümü var ve bırakma seviyesine inmeseniz bile sadede gelene kadar biraz çırpınmanız gerekiyor. Hani perde arkasında okurun bildiği bir gerçek vardır ve bu bir şekilde karakterlere de bir süre sonra geçer ya, işte bu geçişler çok ağır. Onu betimlerken verilen detayların bilinçaltına yerleştiği gerçeği biraz göz ardı edilip tekrar servis edilince açıkçası kaçınılmaz bir son bu. Birde dil alemi için konuşmam gerekirse, İtalyan karakter isimlerine gerçekten zor alışıyorsunuz ve Montero, Montanari, Monganti, Maiezza ve Mitnick gibi hikayede peşisıra geçen isimleri birden önünüzde görmeniz açıkçası karışıklıkları çok rahat içerisinde barındırıyor. Kişisel olarak anadilimde bile olsa, aynı harfle başlayan iki karakterden fazlası gözüme batar ki beş tane ve İtalyanca; aman aman..

Dediğim gibi roman içeriğe baktığınızda güzel ama o beklenen sona ulaşırken ağır geçiyor. Önünde hiçbir zaman eğinilecek bir eser olmamakla beraber uluslararası anlamda adını duyurmuş bir soluk olarak nitelendirelim mi Şah Mat’ı? Bence uygundur.

Dan Brown – Inferno; bekle beni 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir