Görünmeyen (Invisible) – Paul Auster

Evet, yanımda biraz fazla gezdirdiğim bir kitap oldu ve bu, kuşkusuz bir hafta içerisinde bitmesinden daha büyük bir başarıydı..

Sunset Park‘tan sonra okuduğum ikinci Paul Auster kitabı Görünmeyen. Ama yazar hakkında olgunlaşmaya başlayan görüşlerimi sanırım ilk karşılaşmamda dile getirmiştim.

273 sayfalık Sunset Park’ı, içerisinde bulunduğunuz zamanda “tek solukta” size ne ifade ediyorsa, ondan çok daha yüksek bir tempoda bitirdim. Paul Auster dünyasına benim için güzel bir merhaba oldu. İyi ki, güle güle için daha çok var..

Ne kadar haklı çıktığım konusunda, son dönemde en sevindiklerimden biri oldu kesinlikle.

Çok laf, az işle başladık biraz da Görünmeyen’e bakalım. İçerisinde şair ruhu barındıran yirmilerinin başındaki Adam Walker’ın, siyasi bilimler profesörü Rudolf Born’la dergi çıkarma dış kabuğunda başlayan tanışıklığının, polisiye içermeyen bir cinayet ile karmakarışık yeni bir şekillendirmeye bürünerek yoluna devam etmesini bizlere aktarıyor Paul Auster. Özellikle Born’un sevgilisi Margot’nun tutkusu, Adam’ın ablası Gwyn’e kadar uzanan beklentileri, kaçan kovalanır hesabı Paris’e kadar uzanan Born takibi ve yine Born’un düzeninden ortaya çıkan anne-kız Helene ve Cecile’nin finale uzanışı..

Şöyle dönüp baktığınızda gerçek anlamda gözünüze fazla görünmeyen olayların, Paul Auster tarafından devleştirilişi ve üzerine basarak söylediğim ve her daim saygıyla söyleyeceğim yazarın kaleminden damlayan edebiyat Görünmeyen’i ve artık hayli ikna olmuş olarak söylüyorum ki, Paul Auster’in diğer eserleri için söyleyecek söz bıraktırtmıyor.

Bir kahve, sessiz bir ortam, batan günışığı ya da favori kitap okuma ritüeliniz her ne ise, bürünün ve hafif gülümsemeyle arkanıza yaslanın. Bitirdiğinizde zamanınızı gerçekten değerli bir şeye ayırdığınızı anlayacaksınız. Sıradaki Paul Auster açlığınızla ise, tüm bunların yan etkisi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir