PaRoGiSaAtMi Bölüm 2: Ro

Olmazsa olmaz: Previously on PaRoGiSaAtMi

Gelecek bölüm: Ro yakında buralarda dememden itibaren beş ay falan geçmiş. Aslında pekala yazacak zamanım vardı ama gerek Gidecek Var, gerekse de kafa kurcalayıcı diğer tilkiler yüzünden sallandıkça sallandı. Aslında şimdi bakıyorum da, yazın insanın içini ısıtan bir konuyu kışın kaleme almak da hiç fena olmuyormuş.. Tabi format olarak bir seride neleri kullandığımı hatırlamam için kendi yazılarımı karıştırma kötü hissiyatıın saymazsak 🙂

Rodos (Konum: http://goo.gl/maps/RTnfH)
Gün batımına doğru Patmos’tan ayrılan gemimizin sıradaki rotası Rodos’tu (aradan geçen aylardan sonra yazar geçmiş zamana geçmeyi daha doğru buluyor :)). Seyehat sırasınca elimde telefon, GPS’ten o ada senin bu ada senin yerlerine bakarak geçirdiğime, mekanların başında en azından kafanızda canlanması adına size de kolaylık sağlayacak link’ler ekledim. Göz attığınızı düşünerek devam ediyorum ki, safkan Ege sularındaki Patmos’tan her zaman esas sınırın nasıl/nerede belirlendiğini merak ettiğim Ege-Akdeniz kesişimindeki Rodas’a gelmek için (muhtemelen ağır tempoda) bir geceye yakın süre gerekiyor. Zaten koca gün bir adada yorulup akşam üstü kendini açık büfe ve içkinin kollarına bıraktıktan sonra da sabaha kadar pek kıpırdayasınız gelmez diye tahmin ediyorum (en azından yürümek için :)).

Ve bir şekilde o sabah oluyor. Bütün gün Rodos’ta kalınılacağı planının ele geçirilmesinin ardından, sabah 6 sularında Rodos’a varmanın uykunuza bir etkisi açıkçası olmuyor ve kahvaltıyı yakalayacak ortalama bir saatte güne başlıyorsunuz. Şimdi Rodos için ilk aklınızda bulunması gereken şey kuşkusuz free shop’ları. İlk bölümde söylememiştim sanırım, cruise gemisinin iddialı bir free shop’u var ve sloganı “Rodos hariç en ucuz free shop.” Eh bu iddiayı duyan tüm yolcular, açıkçası seyahatin başlarında yer alan Rodos’u görmeden ellerini ceplerine atmıyorlar. Çok büyük bir alışveriş tutkunu olmamama rağmen, en azından Ray-Ban gözlüklerde Rodos’a özel 15-30 Euro’luk farklar gördüğümü de söyleyebilirim. (İstediğim model/renk yine gemide vardı o ayrı mesele :))

Rodos hayli büyük bir ada. Zamanında tarih kitaplarında da karşılaştığımız üzere sevgili milletimize güzel sıkıntılar yaşatmış bir geçmişi de mevcut. Patmos’un aksine geniş bir limana sahip ve gemiler rahat rahat keyiflerine bakıyorlar. Limandan yürüyerek surlarla kaplı şehir merkezini görebiliyorsunuz ve zamanında kim bilir kaç savaşçıyı geri çeviren o küçük aralıklardan geçip içeri (artık) adım atıyorsunuz.

Çarşısı dükkan formatından çok, Patmos gibi esnaf tadında Rodos’un da. Bireysel sahiplenme ve müşteriyle yakınlık kurabilme çabaları en soğuk insanlar için dahi yeterince yüksek. Öyle birkaç t-shirt vb ürünler aldığım bir dükkan sahibi başta İngiliz muamelesi yapıp Türk olduğumu öğrenince, en az sıradan bir Türk’ün yurdışında Türk görmesi kadar sevindi ve yakınlık gösterdi mesela. We have same blood ve hayatında yerli dizi izi olmayan benle kurmaya çalıştığı Asi hikayesi de (böyle bir dizi varmış Derya onaylamıştı :)) cabası.

Büyük bir ada dedim ama gezdiğimiz kısmı aslında Patmos’un iki katı falandır. Tabi esas büyük iç kısımları hesaba katarsak, dönemsel turlarla değişebilen çok sayıda gezi alternatifleri de var. Ancak sınırlı zamanınızı yüzlerce kilometre kara yolunda ve tur içinde turla harcamamız açıkçası Rodos için pek önerilmiyor. Daha çok sadece Rodos tatili yapanlara göre kısacası. Haa birde, coğrafi olarak Datça-Marmaris-Dalaman üçlemesine öyle bir bakıyor ki, manuel olarak ayarladığınız telefon şebekeniz rahatlıkla Turkcell’den faydalanabiliyor.

Gelelim yeme içmelere. Açıkçası liman ve gemi o kadar yakınınızda kalıyor ki, öğle yemeğine bile gemideki açık büfeye kaçabilecek konumda oluyorsunuz Rodos’ta. Hatta limana giriş-çıkışta pasaport kontrolü bile yok. Amma velakin, esnaf taş mı yesin cenilmenleri de vardır eminim aranızda. Patmos’a yakın tarifeler Rodos için de geçerli. Bu durumda, 3-10 Euro soft, 7+ Euro alkollü içecekler ve 20 Euro’dan başlayan yemekler sizi bir güzel kutsasın efendim 🙂

Hızla Atina’ya yaklaştığımız yolculuğumuzda Girit ve dünyanın en güzel adası sayılan Santorini var. Üçüncü bölümde görüşmek üzere..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir