Normal Şartlar Altında

Formula 1’de ne zaman yeni bir sezona başlasak takımlardan pilotlara, işin içerisindeki herhangi birinden sadece izleyicilere kadar herkesin hakkında neredeyse tek bir soru olur; bu yıl kim kazanacak?

Dışarıdan bakıldığında o kadar değişkene sahip bir soru ki kimin kazanacağı, Michael Schumacher’in 2000’lerin başındaki performansı ve bir miktar Fernando Alonso’nun 2005-2006 yıllarındaki şampiyonluklarının ardından neredeyse son yarışa kadar büyük bir bilinmezlikle süregeldi durdu. Yanında kuşkusuz heyecan faktörünü de getiren bu bilinmezlikler, az önce bahsettiğim Formula 1’le ilgilenen herkesin yarışlardan aldığı tadı biraz daha katladı.

Ama o soru.. Tüm heyecanlar, bilinmeyene giden yarışlar, yeni yüzler. Bunların hepsi iyi hoş da o soru, Red Bull’un grafiği gene bilinen gerçeklere dönüştürdüğü şu dönemler bile kafamızda. Bu yıl kim kazanacak?

Bu noktada yeni bir sezona başlanmışken bakılması gereken sayılı yer vardır. Örneğin 2011 sezonunu ele alacak olursak şu ana kadar iki grand prix ve dört kış testi sezonunu takip ettik ve sezon sonu için elimizdeki veriler şimdilik sadece bunlardan ibaret.

Takımların performansları anlamında sadece sezon öncesi testlere bakacak olsaydık, Red Bull ve Ferrari’nin ön plana çıktığı, Mercedes GP’nin geçen yılki “acemilik” dönemini atlatmaya başladığı ve McLaren’ın kelimenin tam anlamıyla bir çöküş yaşadığını iddia edebilirdik. Kış testlerinin beklentileriyle geldiğimiz Avustralya Grand Prix’sinde, bu gözlemlerden tek gerçekleşeninin Red Bull’un üstünlüğü olduğunu söylersek yanlış olmaz. Ferrari’nin tek turdaki zayıf performansı yarışını etkilerken, testlerde üstü çizilen McLaren Mercedes, Red Bull’un neredeyse tek rakibi oldu. Bunun yanında her ne kadar şanssız bir yarış geçirse de Mercedes GP de ilk yarış itibariyle pek umut vermiyordu doğrusu.

Bu tabloyu göz önünde bulundurduğumuzda testlerdeki sonuçlara pekte güvenmememiz gerektiğini söyleyebiliriz ama ilginç nokta aslında Avustralya sonrası başladı. Formula 1’in lastik tedarikçisi Pirelli, takımlar, otoriteler kısaca herkes, ilk grand prix’nin ardından Melbourne’ün yarı cadde pisti ve nispeten kirli bir pist oluşundan bahsediyordu. Ee yani? Yanisi Melbourne’den elde edilen veriler gerçeği yansıtmıyor, hadi Malezya’ya gidelim, takımların gerçek hallerini görelim. İyi hadi bakalım..

Malezya-Sepang haftası geldi çattı. İşte tam bir pist, düzlükler, downforce gerektiren virajlar vs derken bu defa da hafta içerisinde hava durumu söylentileri gelmeye başladı. 2009 Sepang’ın yarım kalışı, 2010’da sıralama turlarının karışması falan, iş iyice pilotların isimlerini bir kağıda yazıp rastgele birini seçmenizin, kazanan pilota ulaşmak için daha iyi bir seçenek olmasına geldi neredeyse. Neyse ki (heyecan için fena olmazdı aslında) haftasonunda yarışı ve sıralamaları etkileyecek bir yağış görmedik ve taşlar ikinci yarışta biraz biraz yerlerine oturmaya başladı.

Toparlamak gerekirse demek istediğim şu ki, takımlar geri kalmışlıklarının bahanesini olağanüstü durumlara bağlamaya çalışıyorlar. Normal şartlar altında gerçekleşecek bir yarış ortamında, damalı bayrağı ilk sırada göreceklerine o kadar eminler ki bu tarz bahanelerle topu başkalarına atmaya çalışıyorlar. Zamanında yanılmıyorsam Flavio Briatore’ye Monaco için sorulmuştu, “böyle özel bir yarıştan ne bekliyorsunuz” diye. Briatore’nin yanıtıysa basitti. “Her yarış gibi burada da birinci gelmek 10 puansa (o zamanlar birinci pilot 10 puan alıyordu) Monaco’nun benim için diğerlerinden bir farkı yok” demişti. Aynı durum şimdi de söz konusu. Yağmur yağmış, yarı cadde pisti olmuş vs. Red Bull ve Sebastian Vettel bu iki yarışı kazandı mı? Kazandı. Olay bitmiştir. Yıllardır tüm umutları Avrupa yarışlarına bağlayıp uzak doğuya yeni parça götürme sıkıntılarından bahsedenler bugün sıralama turlarında sürünüyor ve tarihinde yarısına bile imza atmadığı taktiksel hataları son 2-3 yılda tekrarladıkça tekrarlıyorlar.

Şimdi tekrar soralım; bu yıl kim kazanacak? Her yarışın eşit puana sahip olduğunu kabul edip aracına uygun pistleri bekleyen değil, aracını tüm etaplara uyduran bu yıl kazanacak. Kafanızda canlanan takımı görebiliyorum. Aynı şeyi düşünüyoruz..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir