Mezuniyet Havası

Hiçbir zaman mükemmel bir okul hayatım olmadı. Okula gitmekten, ders çalışmaktan zevk alan biri de asla olmadım. İlk ve orta okul zamanlarında kolaydı, neredeyse kitap açmadan geçtiğim fakat içeriklerinden tek bir satır bile hatırlamadığım sınavlar.. Ama zamanla daha çok çalışma (Türkiye şartlarındaki karşılığı ezberleme) gerektiren bir hal aldı bu sınavlar. Hadi okul puanıdır dedim biraz daha çaba harcadım lise yıllarında. Kusursuza yaklaşamasa da bana gerekeni alarak ve birkaç neydi o ikinci belgenin adı; hah teşekkür, 4-5 tanesini alarak bitirdim orayı da. Ama her şey acaba daha mı kolaylaşıyordu, yoksa yeniden mi başlıyordu bundan sonra?

Benden kaç nesil öncesinin (ve malesef sonrasının) kabusu ÖSS vardı sırada. İlk sene ne yalan söyleyeyim ehliyet sınavına kendisinden çok çalıştım ve doğal olarak bunun sonucunu bir sene kaybederek ödedim. O sıralar “ne fark eder ki” diyordum bir yıldan, kaç sene dershane köşelerinde sürünenleri gördükçe.. Hala da zararını görmüş sayılmam ya neyse. 2005’te, ikinci sınava girdiğim yıl Kıbrıs’ta GAU’ye yerleşebildim bir şekilde. Beş yıl deyip geçmeyin, bugünkü kadar üniversite gerçekten yoktu 2005’te ve yeni bir sınav sistemi tantanası puanları baya baya arttırmıştı. Neyse, yükseköğretime de başladım ama Türkiye’ye gelme çabalarım yüzünden hala hayalim tam olarak gerçekleşmemişti. Sadece geçecek kadar notlar alabilmek..

Hazırlığı saymazsak birinci sınıfta kayda değer notlar elde etmem gerekti yine yatay geçiş için. Neyse bir gayret daha o da oldu ve 2007’de İKU’daydım artık. Olmam gereken şehirde ve gerçekleştirmeyi düşündüğüm “rahat geçişlerle”.

Bugün, 2010’un şu son yaz ayında üniversitenin otomasyon sitesinden bakıyorum, kaldığım tek derside A ile geçmişim. “Birkaç ay önce D versen ölür müydün?” diyor bir tarafım beni duymayan hocaya.. Ne fark edecekti ki? “Yine Ağustos 27 gelecekti, en fazla farklı bir yerde olacaktım” diyorum kendi kendime.. Büyük resme bakacak olursak ilk paragraftaki o okulu sevmediğini ima eden öğrenci, beş yıllık üniversiteyi beş yılda bitirmiş, iki farklı coğrafyayı yaşamış ve sayısız değerli arkadaş edinmiş. Daha ne olsun?

Evet, bugün resmen mezun oldum ve her şey yerli yerinde gözüküyor ama hala bir şeyleri eksik yaptığım konusunda bir his var içimde. Belki de bunca yıl sonra Eylül sonu başlayacak -resmi- bir okulumun artık olmaması sebebiyle yaşadığım boşluk hissidir bilemiyorum ama yapmak istediğim ve anlatamadığım çok şey var hala. Gerçi master’dır falan devam edeceğim önümüzdeki yıl ama hala aynı soru kafamda; bundan sonra her şey acaba daha mı kolaylaşacak, yoksa yeniden mi başlayacak?

Şuna eminim ki; o veya bu şekilde, sürekli son anlarda da olsa gerçekleşen tüm okul hayatım beni tatmin eden şey değilmiş. Tüm belirsizliklerimin aksine bunu okullarla alakası olmayan gerçekleştiremediğim tek şeye bağlıyorum. Eminim onu elde edemeden yazması bile, bunca yılı tatmaktan daha memnun edecek beni. 13 Eylül’de, burada görüşürüz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir