Kış Günlüğü (Winter Journal) – Paul Auster

Anı kitabı.. Bu tarzda hiç okumamıştım ve büyük önyargılarım vardı. Sıkar mıydı? Sarmaz mıydı? Ya da en çok kafa kurcalayanı bananeydi? Madalyonun diğer yüzündeyse Paul Auster. Yani açıklamaya kalksam yine Paul Auster. Yetmez mi? Yeter. Artar bile, daha ne diyeyim ki? Ve belki başkası olsa belki bu tarzdan sonsuza dek uzaklaştırabilirdi de.

Önyargı aşamasının ardından klasik Auster rahatlaması geldi. Anlatılana hakimiyet, bütünlük, ilgi çekicilik ve hatta o an bir kitaptan ne bekleyecekseniz o, karşınızdaydı. Evet bir anı kitabında üstelik. Buradaki çizgiyi belki kafamda kitabı okurken yüzlerce geçirdiğim bir tabi en iyi şekilde açıklayacaktır:

Aslında baya kötü bulduğum bir tabir ama bugüne kadar Kış Günlüğü kadar yakışanını da görmemiştim. “Roman gibi hayat.” İşte Paul Auster’in bize verdiği anı kitabındaki anahtar bu. O hayatı eğer yaşamışsanız, kendi yazdığı herhangi bir kurgudan farkı kalmıyor. Üstüne birde devirdiği önyargılarla daha da devleşiyor ve Paul Auster kabullenilmek istemeyeni kabullenerek hayatının kışına girdiğini haykırıyor okurlarına.

İçerik hakkında söyleyecek fazla bir şey yok bu sebeple lafı çok da dolandırmadan “okuyun”a getiriyorum. Dünyadan gelip geçerken bıraktığı izlerin, o izlerin yeteneğiyle yorumlanışı hoşunuza gidecektir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir