Me Before You (2016)

Bir kitabın önünden geçersiniz; defalarca… Aynı şekilde hakkındaki övgüleri okur, internette rastlarsınız bol bol… Almazsınız bir sebeple hep. Bazen nasıl denk gelmediğine, onca okuduklarınız arasına kendini bırakamadığına şaşırırsınız ya, iş oraya kadar uzanır. Aradan zaman geçer, Jojo Moyes kitap incelemesi yerine Me Before You (Senden Önce Ben), film incelemesine dönüşür, iki saatlik zaman diliminde her şeyin telafisini aramışçasına adeta…

Riskli bir seçimdir artık bundan sonrası. Olası bir kötü uyarlama tüm eserin saygınlığını, o çok rahat gelen iki saatlik zaman diliminde yok edebilir sonuç olarak. Belki de bugün burada incelememiz gereken esas soru da budur ne dersiniz?

Bir kafede çalışarak ailesinin geçimine olmazsa olmaz katkı sağlayan Louisa -Lou- Clark, işinin son bulmasının ardından başka şansı olmamışçasına yeni iş arayışına girer. Birkaç burun kıvrılan seçeneğin ardından Lou, birkaç yıl önce geçirdiği motosiklet kazası sonrası felç kalan Will Traynor’ın günlük bakımını üstlenir.

Dolu dolu yaşadığı hayat sonrasında tekerlekli sandalyeye mahkum olan Will için hayatın getirdiği zorluklar, onun da diğer insanlara karşı hayli zor bir insan olmasına sebep olmuştur. Ailesinden arkadaşlarına kadar kendini ister istemez dünyadan soyutlayan Will için umut, tahmin edileceği üzere diğer bakıcılarından açık ara daha uzun bir süreye ulaşan Lou’dadır.

Ailesiyle girdiği “ötenazi pazarlığı” altı aylık bir süreyi işaret ederken, Will’in anne-babası için de bu kaybı önlemenin tek yolunun, Will’i hayata bağlamada en başarılı isim olan Lou olduğu kısa sürede anlaşılmıştır. Will ve Lou arasındaki buzlar hızla erirken ikilinin yakınlaşmasının hangi noktaya taşınacağı izleyiciler (ve elbette okurlar) için en büyük merak konusu haline gelecektir.

Yer yer gülümseten, duygulandıran ve içerisinde daha pek çok duyguyu barındıran 110 dakikalık Me Before You, başlangıcından sonuna kadar izleyicilerin son dönemde sinemada izlediği en iyi filmler arasında yerini alıyor. Filmi, edebi bir eserin uyarlama ile zarar görmesinden çok, okuma fırsatı olmayanlara sağlanabilecek en iyi alternatif olarak rahatlıkla nitelendirebiliriz.

Ayrıca oyuncu kadrosunda son dönemlerin en popüler dizilerinden Game of Thrones’ta Daenerys Targaryen rolüyle tanıdığımız Emilia Clarke (Lou) ve Tywin Lannister olarak akıllarımıza kazınan Charles Dance’in de (Will’in babası Steven) olduğunu söylemekte fayda var.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir