Nook

“Kitabı okurken sayfaları çevireceksin, altını çizeceksin, sayfaları arkaya katlayacaksın, o dümdüz kitap okunmaktan şekil değiştirmeye başlayacak ve belki de en önemlisi o kokuyu alacaksın…”

Evet kesinlikle benim de paylaştığım değerlerdi. Hatta teknoloji ile fazlasıyla iç içe olup elektronik kitaptan bunca yıl uzak kalabilmemin sebepleriydi.

image

Peki elektronik kitaptan bu uzak kalma çabasından Nook’a nasıl geçtim? Elbette İngilizce bir kitap araştırmakla. Türkiye’de bulmak zor, zaman alıcı ve işinizi görmeyecek kadar uzanamayacağınız mesafede. Bekle ki gelsin etkisi ve internetin kolaylığı kitabı birkaç dakikada iPad’ime getiriverdi. iBooks deneyimi zaten yeterince üst düzey. Kolayca alıştım ve sevdim. Ama bir yanlış vardı. Gözler..

Akıllı telefona biraz bakınca olan etkiyi üç veya dört gibi bir rakamla çarparsanız iPad ya da markadan uzaklaşalım tablet seviyesine ulaşırsınız. Birde işe kitap okuma aktivitesini eklerseniz ne olur? Kırmızı kırmızı gözleriniz olur, oldu.

Ve burada e-ink (elektronik mürekkep) teknolojisi devreye girdi. Birkaç yararlı bilgi vereyim. E-ink durduğu yerde enerji harcamıyor. Yani cihazınız hep açık (kutusundan çıktığında bile). Aleti alıp gözünüzün dibine kadar bile yaklaştırsanız diğer ekranlarda yaşanan herhangi bir titreme, hatta kağıttan ayırt edecek bir iz bile bulmanız mümkün değil. Yani temelde tek enerji ihtiyacı sayfaları değiştirmek olan bir cihaz düşünün.. Günde yarım saat okuma ortalamasıyla 2 aya varan şarj süresi ve içinde binlerce kitap.. Nook çok cazipti. O, sadeliğin, basitliğin gücüydü.

image

Bu ve bunun gibi kitaplara ne kadar ihtiyacım vardı? Yeterince. Peki yanına Türkçe kitapları da eklersem ne olurdu? Oradan oraya gezerken basılı kitapların yükü demek istemiyorum ama hadi bu sefer de yanıma almayayım gibi bahanelerden kurtulabilirdim. Benden daha iyi kitap okuma performansına sahip dostların (direk isim veriyorum bakın; Canan ve Gizem :)) tavsiyelerini de ekleyince Nook’umun bana ulaşmasının üstünden bir hafta geçmeden onu önerir oldum.

Başa dönersek, alt çizmeyi highlight ile, sayfaları katlamayı kılıf ile ve göz yormamayı e-ink ile çözdük. Kitap kokusu ve sevgili İlayda’nın söyleyip de bana yaa cidden öyle aslında dedirten fiziksel kitap koleksiyonu dışında tüm sorunlara denk düşüyor sanırım bunlar. Vazgeçilemezler ama teknoloji gerçekten çok fena. Buna alışabilirim..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir