Larry the Turk

21 Mart. Twitter’ın Türkiye’de engellendiği (ya da öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, ilk engellendiği diyeyim) tarih. “Geliyorum” diyor muydu? Diyordu. Sürprizi kaçmış bir hediye gibi bir sabah üzerimize iniverdi.

Twitter da neyin nesi?
Tabi hediyeler her şeye rağmen iyi gelir. Yasaklar ise yasaktır işte. İyi bir yan aramak için mazoşistlik bile insanı kurtaramaz. Ama yasakların ilginç bir yanı daha vardır. Aslında bunu en iyi anlaması gereken de yasaklayıcı zihniyetin ta kendisidir ki, yasaklar doğası gereği yapılan eylemi cazip kılar. Ufacık bir çocuktan koskoca bir insana kadar normalde yapmayacağı bir işi “onu/bunu yapma” diye söylediğinizde merak eder, bir noktadan sonra inadına yapar. Psikolojik boyutta insan kendisi sıkılmadan neyi yapıp yapmayacağının söylenmesinden hoşlanmaz. Yönlendirilebilir ancak engellenemez. Basit Twitter engellemesi gibi. İnternet’in fişini komple çekmnedikçe veya sıkça dile getirildiği üzere bir adım daha ilerisi elektrikleri kesmediğiniz sürece insan, oraya ulaşır. “Ulaşmayın” dedikçe daha da merak edilir, alakasız kişilere yayılı, “aa bu iyimiş” der katlanarak devam eder.

Larry the Bird
“Geliyorum” dediğini söylemiştik engellemenin. Zaten engel/yasak/sansür kültürü yeterince geliştiği için çeşitli önlemler halihazırda bilgisayarlarında fazlasıyla vardı çoğu kişinin. Peki ne yaptık? Twitter kültürünü bu denli hayatın içerisine sokan cep telefonu ve tabletlerimize de o önlemleri ekledik. Sonuç? Elinde sonunda açılacağı belli olan Twitter’ın açıldığını (ki ben daha ilk gün bekliyordum) yine Twitter’dan öğrenen bir uygarlık haline geldik. Ne kadar trajikomik. Hayır, özgürlükleri engellenen bizler için değil, kendisine verilen “yetkileri” hizmet etmek zorunda olduğu halkın alehine kullanarak özgürlüklerini ellerinden almaya çalışıp, başarısızlık ve rezillik utancını ömürleri boyunca üzerinde taşıyacak olanalar için.

Bugün
İnsanların ülkesine olan bağlılığı hızla düşüyor. Elbette bu bir tek Twitter’la olacak iş değil ama olanı biteni saniyeler içinde tüm dünya ile paylaşabilecek bir özgürlüğü insanların ellerinden almaya çalışmak en temel insan haklarına ters düşen bir davranış. Bunu o dedi, bu dedi, ben dedim, yüksek mahkeme dedi ve ülkede tabanı belli olan cumhurbaşkanı bile dedi. Dikkat ederseniz “engelleme, yasaklama” gibi olayı fiilien anlatan kelimelerimin yanıda sürekli “çalışma, deneme” gibi sonunda gerçekleşmediğini belirten vurgular vardı. İnsanların sesini duymaktan korkarak o sesi kafada daha çok arttırdığını hissetmek bu kadar zor mu?

En-gel-le-ye-mez-si-niz!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir