Klon (Cast of Shadows) – Kevin Guilfoile

Kitap okuma ritüelleri esnasında genelde peş peşe aynı tür okumaktan kaçınırım. Polisiyeden sonra polisiye, biraz daha edebi ağırlıkta olan bir kitaptan sonra aynı şekilde devam etmek, seriler harici pek tat vermez bana. Geleneğimi bozmadan polisiyeden çıkıp geldiğim Klon da, bilim-kurgunun bir temsilcisi olarak (içerisine serpiştirilenler hükümsüzdür :)) karşımızda.

image

Yakın gelecek. İlginç bir kavram. Diğer gezegenlerde galaktik bir yaşama merhaba demeden önce aklımızı fazla esnetmeden ulaşabileceğimiz bir bilinmeyen. En fazla, şu an kavramsal olarak yerlerine oturan şeylerin gerçekleşmesi kadar falan.. Davis Moore da, bu alternatif dünyada klonlama kliniğinde iyi bir yere gelmiş bir doktor. Günün birinde, hatta kitabın en başında 17 yaşındaki kızı Anna Kat, bir gece çalıştığı yerde öldürülüyor ve katil, geride polisi yetersiz bırakacak delillerle ortadan kayboluyor. Aradan geçen zamanda polis için “cold case” kıvamına yaklaşan davada bir gelişme olmayınca Davis Moore ile eşi, kızlarının acılarıyla yaşamlarına devam ediyorlar.

Şu anda bize uzak bir kavram ama klonlamanın da kanunları var elbet. Örneğin bunlardan en önemlisi klonlanacak kişinin mutlaka ve mutlaka yaşamını yitirmiş olması gerekiyor. Bu bağlamda hastaları Martha ve Terry Finn’in sahip olmak istedikleri çocuk yerine acılı baba Davis, kızının cinayeti sırasında elde edilen kanıtların arasında bulduğu DNA’yı kullanabilir mi? O çocuk büyüyüp gelişecek ve bir gün, polisin yanına bile yaklaşamadığı katilin birebir kopyası olacak. Teknik açıdan olabilir ama yasal açıdan? Davis düşünecek durumda bile değil ki..

Justin Finn; Martha ve Terry’nin klon çocukları. Aynı zamanda da Dr. Davis Moore’un kızının katilinin kopyası ve aynı zamanda yıl ve yıl büyüyüşüyle Klon’un esas konusu. Fazla zeki bir çocuk ve sanılandan fazla problemleri var. Evet bir katilden oluşturuldu ama onu katil yapan ailesi miydi yoksa genleri miydi?  Bu büyük soru etrafında büyüyen Justin’in yanında birde bilim dünyasının azılı anlayış noksanı karşıtı kilise ve radikal gruplar var. Klonlama kliniklerine ve doktorlarına yıllar içinde yaptıkları saldırılardan Davis de zamanında etkilenmiş, durumu ucuz atlatmıştı. Kenarda dursunlar.

Ve kitaba orijinal ismini veren Gölge Evren. Bilim gibi bilgisayar teknolojisi de fazlasıyla gelişmiş Klon’da ve yaşadığımız şehirleri ve hatta bizleri içerisine alan oyun Gölge Evren, başta Justin olam üzere akla hayale sığmayacak kadar oyuncuya (hatta hayata) sahip. Justin zekası ve birkaç tesadüfün yardımıyla, yirmi yıl önce aynı kendisi gibi başarılı bir avukat olan Sam Coyne’u, Davis’in önüne sunarsa ne olur? Yıllardır Justin nasıl bir şekle bürünecek diye çırpınan Davis için karar verecek şeyler o kadar fazladır ki, geçmişin hataları ile geleceğin içerisinden yapılması gereken seçimleri kendisi için en iyi seçeneği “kötünün iyisi”nden başka bir şey olarak belirletmez. Davis Moore’da açıkçası onu yapar.

Her bilim-kurgu kendi içerisinde özgündür ama Klon, hayal gücünüze yepabileceğiniz en büyük sürprizleri içerisinde barındırıyor. Düşmeyen tempoyla birlikte kitabın yarısından sonra başlayan gölge Evren maceraları, karakterlerin yaşadığı oyun/gerçeklik çizgisinde adeta sizi de gezdiriyor. Bununla beraber şimdiden her şeyin olmasını düşündüğünüz gibi bir final de beklemeyin derim. Kitabın arka kapağında bulabileceğiniz spoiler çizgisini fazla aşmadan yazmaya çalıştım ama Klon’u okuyup üzerinde ciddi ciddi konuşabileceğim birileri olsun lütfen, en kısa zamanda 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir