Belly and No One

Geleneksel anlamsız yaz karalamaları için Belly and I’ı iyi bir hedef seçmiştim geçen yıl. Gözlerden uzak gönüllere yakın şizofrenik bir çalışmaydı ama eğlendirmedi de değil. Her şeyin bir yayınlanma döngüsü vardır elbet ama, genelde sistem yerine şöyle temiz bir Word sayfasına yazıp gideceği yere yönlendirmek daha tercihimdir yazıları. Bunu da belki de daha ilk kelimeden Belly and I yerine yakında benim olduğuna zor inanacağım Scrtlg’s’e yönlendiresim geldi.

Yaz dedik.. Tam ortalarındayız. Baştan sondan şöyle bir sarsınca kime sorsanız Temmuz ortasını gösterir size. (Belki de o Word’leri çok elde tutmamak lazımmış :)) Yaz ile geçinen ve geçinemeyen çok şey gördüm bu sene. En geçinemeyen kuşkusuz şu kızarıklıklar/yanıklar. Tüm batı sahilini gündüz arabayla kat edip gece bildiğini okuma gibi kağıt üstü kurgularımızı ilk yoldan geri dönen (döndürülen?) yarımızla beraber bırakınca bir deniz kenarı ev ve Güneş dışında pek dostunuz kalmıyor. Eh yanalım o zaman? İroniktir, en son “yanalım” dediğimde birine her şeyi toparlayacak, gerçekleri görecek bir enerjiyle dolmuştum. Bu defa olmadı, baya baya yandım. Hani yamyamlık mertebesinde birbirine sulanan varsa, böyle pişmiş falan daha bile iştah açıcı olur o derece. Yok yok benim gibi doğru düzgün yemek yemeyen biri yamyamlığa özeniyor demeyin. Güzel Harabeler’de bir yerde geçiyordu. Mantık yürüttüm 🙂

Limon’u yeni bir formatta geri döndürdük bu arada. Alan ismiyle oralarda, buralarda, yanımızda, çevremizde olması hoş bir fikirdi. Her şey yerine bunlarla uğraşmakla da suçlandırdı, güzel diyaloglara da sebebiyet verdi. İyi yöndekilere bakıyorum sadece. “Kutsal serinlik” dedik en son; kutsal tanıştırıcıya. Çok şey borçlu olduğum bir dostum o benim aslında. Ne olursa olsun iyi şeyler hissedebildiğim tanışıklıklara, hadi ama kimi kandırıyorum tekil; tanışıklığa vesiledir. Belki dönüşte mail’imi onun alan adıyla kullanarak şereflendiririm, kim bilir..

“Eğlence ne zaman bitecek?” Ortada olmayan bir şey için fazla kabul gören bir soru. Varsa da yine yazın kendisindedir lakin eksi derecelerde sahah kalkıp işe gitmekle yaz sabahı gitmek arasında tatil olup olmamasını aratmayacak bir farklılık kendiliğinden geliyor. İşkolikliğe gitse de bu açıklamaların bir ucu, neyi iş olarak gördüğümüz parallelliğinde değerlendirmek daha doğru. Orada daral, burada daralla nakte çevrilen saatler mi yoksa zevkle karalayıp dünyaya hediye ettiğimiz satırlar mı iş? O saatleri zevkli karalamalara aktarma cesaretini bulduğumuz güne dair bir soru bu. Cevaplayabilmek için can atacağımız cinste olanlardan.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir