Sıralama dışında her şey

Sıralama turları neden var Formula 1’de? Çok basit ve cevabı net bir soru aslında. Yarışta kimin hangi sırada başlayacağına karar vermek için. Bu basitlikte devam edebilseydik aslında bu yazı yerine örneğin bir Tweet ile birçok şeyi çözer, zaten az olan Formula 1 taraftarlarını biraz daha uzaklaştırırdık kendimizden.

Ama yok, bayadır izlediğimiz sıralama turlarında, yarışta kimin nerede başladığından fazlasını izliyoruz. Fazlası derken genelde olumlu bir hava yaratıyor aslında ama bahsettiğim fazlalık bir atık, bir amaçtan sapmalık Formula 1 için.

Dengeleri değiştiren esas ekip tabi ki Mercedes GP. Lewis Hamilton veya Nico Rosberg diye ayrı bir bakış açısına gerek kalmadan gümüş okların 2013 Almanya GP dahil son yedi yarışın altısında pole pozisyonunu alması büyük başarı. Hele ki Michael Schumacher efsanesinin ardından takımın hayli yıprandığı düşünülürse gerçekten büyük. Buraya kadar her şey toz pembe iken yarış sonuçlarına geçtiğimizde Mercedes, bu altı pole pozisyonunun sadece ikisini grand prix galibiyetine çevirebildi. Ve bunlardan biri de geçişin nereyse imkansız olduğu başla-bitirin en büyük temsilcisi Monaco GP.

Tabi ki her şey kazanmak değil, bir yerde puan toplamak da önemli ama güncel örnek Almanya GP’sine bakacak olursak Lewis Hamilton aldığı pole pozisyonunun ardından herhangi bir mekanik sorun yaşamadan yarışı ancak beşinci tamamlayabildi. Kürsüyü bırakın, aradan çeşitli sebeplerle çekilen pilotlar olmasa, pole pozisyonundan başlamış Hamilton, ancak puan alma bandında kalacak. Mercedes için iş, aşağıdaki benzetmeye kadar gidiyor:

(Serbest antrenmanlardaki, sıralamalardaki ve yarıştaki Mercedes.)

Birde Mercedes’in tam zıttı Ferrari var. Felipe Massa’yı artık saymıyorum, spinler, kazalar istatistikleri daha oluşmadan yok ediyor ama Fernando Alonso için bakacak olursak sezonun neredeyse yarısı geldi, İspanyol pilot üçüncülükten öte bir grid pozisyonu elde edemedi ve ilk dokuz yarış itibariyle 5.3 ortalamada. Sürekli agresif start’larla, riskli yer kazanma çabası bir yere kadar İtalyan ekibin daha iyi yarış temposuyla birlikte idare ederken, son grand prix’lere baktığımızda Pirelli’nin sert-orta lastik seçimleriyle Ferrari iyice bitti. Sezonun hakimiyeti de, eskisi kadar dominant değilse bile genel anlamda ortalamaya oynayan Red Bull’a doğru kaymaya başladı.

Demek istediğim şu ki, Formula 1 severler olarak bir Cumartesi günü, hayatınızın herhangi diğer aktivitesini sıralama turlarına tercih etmeye başladıysak, sistemin çalışmadığını anlamak için fazla çaba harcamamıza gerek kalmıyor demektir. Burada Formula 1 sevip sevmeme değil, alınan sonuçların yarışa nasıl etki ettiğini baz alıyorum. Almanya GP’sinde Ferrari’nin son bölüme sert lastikleri saklayıp birkaç grid pozisyonunu feda etmesi, Mercedes’in pole’ü (yine) aldığı halde yarışta dökülmesi ve McLaren’ın Q3’te hızlı turunu bile tamamlamaması “sıralama turları”nın, sıralama dışında her şeye dönüştüğünün en güzel kanıtı.

Sıralama lastikleri, yeni bir format ve belki biraz daha serbestlik.. Sıralama formatının gelecek yıllar için kesinlikle bir dokunuşa ihtiyacı var. Bunları gören sadece biz değiliz di mi?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir