MW: Star Wars Episode II: Attack of the Clones (2002)

“Yaşasın bugün günlerden Pazartesi” diyebilmemizi sağlayan, bize Game of Thrones eksikliğini yaşatmayan ve artık tescilli olarak gerçek hayat refranslarımızı güncelleyecek Moday Wars etkinliğimizin ikinci bölümüne hoş geldiniz. Hatırlatmamız gerekirse, Tolga’nın yoğun ısrarlarına rağmen (bu bölümü özel olarak yazdırttı 🙂 film sırası yerine ilk izleyen olarak bana daha mantıklı gelen kronolojik sırayla devam etiğimiz için bu hafta Star Wars Episode II: Attack of the Clones’la birlikteyiz.

– Spoiler –

Qui-Gon Jinn’in hazin sonuyla kapattığımız The Phantom Menace’in üzerinden on sene geçmiş, Anakin Skywalker, tam da Qui-Gon’ın istediği gibi Obi-wan Kenobi’nin Padawan’ı haline gelmiştir. (İlk bölümdeki öğrenci, Padawan’a dönüşmüş, konuya hakim olmaya başlamışız. Güzel – T. :)) Eski Naboo kraliçesi Padme Amidala ise artık bir senatör olarak görevini sürdürmekte, aynı zamanda Jedi’larımızın sonradan çözmeye çalışacağı bir grubun saldırısı altındadır.

Diğer yanda senato kontrolünün Sith’lerin kontrolü altında olduğu iddiası ortada gezinirken Obi-wan’ın, Padme Amidala’nın peşindekileri araştırması onları klonların asıl kaynağı Jango Fett ve Kont Dooku’ya götürür. O sıralarda Padme Amidala’yı kişisel olarak korumakla görevlendirilen Anakin Skywalker’la Padme arasındaki çekim pek sürpriz olmayan boyutlara ulaşır.

Padme ile birlikte annesinin akıbetini öğrenmekten tutun da, Obi-wan’ı kurtarmaya kadar birçok yere kişiliğinin ve yerinde duramayışının sayesinde giden Anakin’deki değişim (buraya sıralama hakkında konuşurken özellikle değineceğim – T.) gözlenirken Yoda önderliğindeki Jedi’lar zor durumdaki Obi-wan, Anakin ve Padme’yi kurtarmaya giderler ve klonlar sayesinde Yoda’nın dediği gibi zafer olmasa da, oradan sağ kurtulmayı başarırlar. Klonların Saldırısı, Anakin & Padme evliliğiyle kapanır.

– Spoiler –

Konumuza şöyle bir değindikten sonra Tolga’ya bırakıyorum sözü. Geri alacağım 🙂

Şimdiii, ilk yazımız sonrası çok tartışıldı ondan birkaç açıklık getirmem gerekiyor. Star Wars 101 olarak düşündüğümüz Monday Wars projesi, benim gibi seriyi bir elin parmaklarından çok sayıda izleyen birinin bakış açısı olarak değil, Nesli’nin, seriye ilk bakışının yansıması olarak planlandı. Bu sebeple sorulacak sorular ve diğer alt başlıkların halen (ve hatta devamında bile) karanlık kalabileceğini göz önünde tutalım. Çoğumuz bunların birkaç izlemeyle, genel hikayeye aşinalıktan sonra oluşacak değerler olduğu konusunda sanırım anlaşabiliriz.

İlk iki yazı için konuşmak gerekirse kendi değineceğim ufak şeyler kafamda olmakla beraber, önce Nesli’nin yazısını okuyup uyumlu bir şeyler eklemem gerektiğini düşünecekken, Phantom Menace için modern çağ göndermeleri, Attack of the Clones içinse “Anakin’deki değişim” buna hiç gerek bıraktırtmadı. Gelecek bölümlerin spoiler’ını vermeden fakat yine belirtmem gerekir ki tam da Nesli’nin altını çizdiği yeri (yine) yakalamış olmak gayet sevindirici.

Baya baya IV-V-VI-I-II-III izleme şeklini benimsemiş biri olarak ve ilk izleyişimde bu sırayı izlediğimden belki hiç farkına varamayacaktım ama “dönüşümün” adını vermeden Anakin’deki etkilerinin (bilhassa ilk izleyici yönünden) görülmeye başlanması, esasen sonradan eklenen ilk serinin başarılı bir adaptasyon örneği olarak önümüze seriliyor. Devamı ve daha aydınlık hali için tabi ki gelecek halkaları bekliyoruz 🙂

Jar Jar Binks hakkında Wikipedia’dan şöyle bir alıntıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Bu arada Jar Jar konusuna girmemden Nesli olduğumu anlamışsınızdır 🙂

İlk filmdeki Jar Jar karakterine gelen tepki üzerine bu filmde Jar Jar’ın rolünün gözle görülür ölçüde düşmesi bir başka anektod.

Burada tartıştığımız sayılı konulardandı. Jar Jar’ın resmini kullanmamdan tutun da filme çocuklar için konduğu konusunda direkt bana çok ima yapıldı 🙂 Wikipedinin açıklaması ışığında benim “4’ler tayfası” dediğim orijinal sıracılar (Ney? Kim? – T :)) bence bunu yarattı. Yoksa o galakside sevimli ve bir o kadar da yararlı bir karakterdi bence Jar Jar. Önce general şimdi senatör de oldu. Eh daha ne istiyorsunuz hayvanceğizden? :))

-Birilerinin dinlememesinin aksine- ben yorumları biraz daha dikkate alan, daha derinlikli ve Star Wars’un iç yüzünü yansıtan bir yazı isterdim. Kavram karmaşası hünüz müsade etmese bile geçtiğimiz bölümde konuştuklarımızın (cumhuriyet, federasyon, senato üyeleri, sith, jedi, yoda vs..) izledikçe yerine oturduğunu bu hafta daha iyi anladım. Filmin haricinde sonlara doğru duyduğumuz, seriyi izlesin izlemesin herkesin haberi olan müziğin tüylerimi diken diken ettiğini söylemeden edemeyeceğim. Ayrıca en az müzik kadar etkileyici bir an da, sürekli yaşlı, hareket güçlüğünde görülen Yoda’nın Dooku ile mücadelesiydi. Star Wars fanatiklerini çok tatmin eden bir film değil (imiş) ama sıfırdan izleyenleri memnun ettiğini ilk ağızdan söyleyebilirim.

Gelecek hafta Revenge of the Sith ile devam edeceğiz. Şimdilik hoşçakalın 🙂

Nesli.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir