Nolan’s Batman

Batman’e Christopher Nolan yorumu, kara şovalye, dönüşü, yükselişi, başlayışı vs vs.. 2005’te Batman Begins ile başlayıp 2012’de The Dark Knight Rises ile sona eren, uzun zamana yayılmış bir seri. Aslında ilk iki filmden orada/burada bahsetmiştim. O sebeple olacak ki, bugünkü yazma şevkim sadece The Dark Knight Rises üzerine kurulu. Ama serinin hatrı kalmasın, daha önce neler dediğimize de şöyle bir göz atalım:

Batman Begins (2005), The Dark Knight (2008)
Yönetmen: Christopher Nolan
İkisini bir arada yazmamda sıkıntı yok di mi? Herkes The Dark Knight Rises çılgınlığına kapılmışken seriye şöyle bi başlayayım dedim. Batman Begis sıkıcı. Batmobile dışında ilgimi çeken pek bir şey olmadı. Hikaye bilindik falan.. The Dark Knight’ta ise bir Joker vardı ki sormayın.. Heath Ledger’ın harika performansı hayatını kaybetmesinin ardından kazandığı Oscar’ın nasıl da hakedildiğini gösteren nitelikteydi. “Yeni” Batman Christian Bale, Bruce Wayne rolü için iyi gitmiş lakin o kostümler içindekinin ne kadarında kendisi olduğuna değinmiyorum 🙂
Scrtlg #NowWatching puanı: 6/10, 7/10. (Rises’a ne zaman gidiyoruz? DVD/Bluray Aralık’ta imiş!)

“DVD/Bluray Aralık’ta imiş!” Bu cümleyi Ağustos ayından yazarken, The Dark Knight Rises’a mutlaka sinemada gitmem gerektiğini kendime vurgulamak istemiştim. “O akşam bu, yarın akşam şu, yaaa bugün çıkmasam ne olur"lar birbirini kovalarken vizyondaki filmi kaçırmak da hayli kolay oldu. Cezası; üç ay gibi uzun bir bekleme süresi elbet.

Neyse efendim, normalde yedi yıl beklemiş olmam gerekirken, tahmin edebileceğiniz üzere, ilk ikisini peş peşe izlemiş biri olarak bu süre beni pek etkilemedi. Blakis oturmak, soluklanmak, düşünmek vb işler için zaman bile ayırmış oldum.

The Dark Knight Rises’ı izlemeye karar verdiğinizde gözünüze çarpan ilk şey 165 dakikalık uzunluğu oluyor. Açıkça söylüyorum ben 90 dakikada sıkılan, 120 dakika için "yaaa bu çekilmez” diyen bir insanım. Öyle aynı yerde aynı şeyle ilgilenmek biraz boğucu geliyor. Rastgele bir film olsa bir güzel önyargıyla başlardım ama Nolan’ın serisinin özellikle ikinci filmle oluşturduğu yer ile, bu problemi hayli aşmış başladım. The Dark Knight Rises da beklentilerimi karşılamış olacak ki boşa çıkmış bir güven duygusu tespit edilmedi.

Herkesin dilinde mantık hataları.. Çok var. İzlemeden önce spoiler kapmadan biraz bakınmıştım ama seyir zevki açısından kendinizi bundan soyutlamanızı öneriyorum. Hata bulacağım diye film izlemek, fotoğraf çekmek için gezdiğiniz yerin tadını alamamanıza benzer. Sadece eleştiri anlamında yaklaşmak için filmi yine bu amaç için izlemek gerekir ki o da profesyonel anlamda değerlendirilmediği sürece hayli komik şeyler yaratıyor. Bu sebeple benim teorim ilk izlemede gözünüze batanlar sağlam hatalardır, kalanını önemsemeseniz de olur. Hatanın dışında vurgu anlamında Gotham’ın New York City olduğunu bu kadar gözler önüne sermek de gereksiz olmuş, söylemeden geçemeyeceğim.

Bane. The Dark Knight’ta Joker’den sonra kimi koysanız olmayacaktı. Joker’in karakteri ve Heath Ledger’ın performansı o kadar yer edinmişti ki seride, her ne şekilde olursa olsun tatminsizlik yaratacaktı. O maskeler, güçlü haller, zorbalıklar vs.. Hepsi yapılabileceğin en iyisi içindi Bane’in. Yapılan en iyi, zaten yapılmıştı. İpleri birinin elinde çıkınca da, tüm çabalar boşa çıktı. Yazık ya kimin kötü adamıysa..

Catwoman (Selina Kyle) renkliydi ama. Serinin Joker’den sonra espri anlayışı olan karakterlerinde üst sıraya oynar. Anne Hathaway’in performansından çok lateks giysisiyle motorsiklet üzerindeki performansı (görüntüsü) konuşulsa da, Rachel’ın yerini protokolde (bu kelimenin de hastasıyım, can yaksa da) güzel doldurmuş.

Ve Batman (Bruce Wayne). Biraz geri planda kaldı gibime geldi. Başına gelenler, Bane’den yediği sağlam dayak falan ezik bir ana kahraman imajı oluşturdu. Christian Bale oyuncu olarak yapacağını yapmış ama senaryo gereği her yol Batman’e çıkmıyordu The Dark Knight Rises’da.

Batman için yazdıklarım filmin de özeti bir yerde. Hayır, kesinlikle sıkılmıyorsunuz ama The Dark Knight Rises için konuşursak genel bir odak problemi var bana kalırsa. Sadece tek karakter üzerinden dönmemeli her şey ama bu kadar da ana karakteri dışlamak garip olmuş. Üçleme için artık iyi seyirler demeketen başka söyleyecek söz yok. Modern çağın Batman’i karşınızda!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir