Destekli Gidecek Var?

Tarihi doğrulamak için düzenleme günlüğüne bakıyorum ve evet; aşağı yukarı tahmin ettiğim tarihe yakınmış.. 14/11/11 idi Gidecek Var’ın yayınevlerine basılı halde gönderiliş tarihi.

Beklemelerde, belli bir şeye inanmada veya herhangi bir sonu bize bağlı olmayan durumda.. İnsanın kafasında bir tarih olmalı derim ben, en azından kendi kendime. Sonuçta “ölene kadar” tabirini hak edecek çok az şey var ve hayatın oyununda bir noktada ipleri ele almak gerekir mantıken. Gidecek Var’ın yayınevi arayışı için bu süreyi 6 ay olarak planlamıştım ve tarihe bakıyorum.. 9 ay olmuş neredeyse. Gelen birkaç olumsuz/teşekkür eden dönüşün ardından sessiz kalanlardan da ümidi kestirtebilecek bir zaman dilimi; benim sabır standartlarımda.

Biraz buruk bir giriş oldu sanırım bundan sonra yapacaklarımıza geçerek durumu eşitlemeye çalışabiliriz. Şimdi, tamamlandıktan sonra Gidecek Var’ın (ve belki de her romanın) temelde üç seçeneği oluyor. Online, destekli kişisel yayıncılık ve bildiğimiz yayıncılık. Online roman olma seçeneğini başta elemiştim ona hiç değinmiyorum. Bildiğimiz yayıncılık da girişte açıklamaya çalıştığım bölümdü. Ee geriye ne kaldı? Destekli kişisel yayıncılık.

Destekli kişisel yayıncılık kısaca kitap masraflarının karşılıklı anlaşma sonucu varacağınız belli bir kısmına yazar olarak bireysel katılımınıza dayanıyor. Bu sayede yayıncı, risk oranını azaltıp (hatta bazı durumlarda sıfıra indirip) kitabınızı rahatlıkla yayınlayabiliyor ve kitap, normal bir yayın seçeneğindeki gibi kitapçılardaki yerini alıyor. Açıkçası ilk deneyimimi de göz önünde bulundurarak Gidecek Var’ın somut, basılı halini görüp onu okurlara bu şekilde ulaştırmayı düşündüğüm ilk andan beri en ağır basan seçeneğin destekli kişisel yayıncılık olduğunu biliyordum ama diğerini de denemek, açıkçası kullanmayı sevmesem de bir “zorunluluk” idi.

Şimdilik isim vermek istemiyorum ama destekli kişisel yayıncılık anlamında Türkiye’nin önde gelen yayınevlerinden birinde şu an Gidecek Var. Kaba bir hesapla, incelenip anlaşmanın yapılabilmesine bir ay desek, bir o kadar da baskı aşamalarına koysak yaz sonu (yani yine o meşhur Eylül gibi) güzel yerlere gelmiş olabiliriz. Gelişmeleri taki… Bu gidişle zaten isteseniz de kaçamayacaksınız 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir