Büyük Vuruş (Drop Shot) – Harlan Coben

Yavaşlayarak kitap okumak nasıl bir duygudur? Normalde zaman ayırabildiğim ölçüde elimdeki kitaptan en çok faydalanmayı, daha net olursak başladığım zaman okuyabildiğim kadar okumayı tercih ederim. Göz önündeki her kitap, sahip olunan boş zamanı değerlendirmenin en sağlam yollarından biridir sonuçta ama bu kitabın yazarı Harlan Coben olunca işler biraz değişiyor. “Kitap bitmesin” havası tek kelimeyle sizi ele geçirmeye başlıyor. Ayrıca onlarca kitabının arasında okumadıklarınız azalmaya başladıysa, bu konuda işiniz daha da zor..

Coben’i bilenler bilir, iki farklı seri olarak (ki yakında üç olacak olacak) yazar kitaplarını. İlki birbirinden bağımsız kitaplar ve ikincisi elbette Myron Bolitar serisi. Büyük Vuruş da işte bu Myron Bolitar serisinin ikinci kitabı olarak karşımızda duruyor. Bu noktada kitaba geçmeden önce Myron Bolitar serisi için söylemekte fayda var ki; birbirini izlemeseler de, hikayelerin ve karakterlerin genel gidişatını kavramak adına kronolojiye dikkat etmek faydalı olabiliyor. Henüz hiç Bolitar serisine başlamamışken bu doğrulamayı yapmamda yardımcı olan, kitap konusunda kuşkusuz ilk başvuracağım isim Gizem ve Twitter etkileşiminde harikalar yaratıp, cevap verme nezaketini gösteren Harlan Coben’e ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.

Ve Büyük Vuruş! Eski basketbolcu, eski ajan, avukat ve spor menajeri sıfatlarını tek bir bünyede toplayan (artık süper kahramanımız desem yeri) Myron Bolitar bu defa kendisini, eski tenis oyuncusu Valerie Simpson’ın öldürülme davasının içerisinde buluyor. Valerie’nin ölümünden kısa bir süre önce kendisine ulaşmaya çalışması zaten bu davaları araştırabilmek için bahane arayan Myron’a istediğini verirken, davanın Myron’ın popüler tenis yıldızı müşterisi Duane Richwood’a sıçrama ihtimaliyse ortamdaki gerilimi arttırmak için yetiyor da artıyor bile.

Myron’ın her zamanki gibi en sağlam dostu Win’le (Windsor Horne Lockwood, III) yürüttüğü araştırma, Valerie Simpson’ın altı yıl önce öldürülen senatör oğlu nişanlısının davasıyla kesişmeye başladığında yeni bir boyut kazanırken, başta Myron olmak üzere kız arkadaşı Jessica Culver ve daha birçok ismin yaşamı da bu -kapatılmak istenen- davada tehlikeye giriyor.

Kitabın devamında her zamanki Harlan Coben bağlayıcılığı devam ederken, geride bırakılan sürprizlerin bile sonlara doğru nasıl canlanabildiği okuru büyük ölçüde hayrete düşürüyor.

Büyük Vuruş -hatta her Harlan Coben kitabı için geçerli bu- tek kelimeyle nasıl geçtiği anlaşılamayan bir kitap. Tek oturuşta sayfaların nasıl ilerlediğini kesinlikle anlayamıyor, genel sağlam kurgunun içerisindeki harika diyaloglara tek kelimeyle hayran kalıyorsunuz. O yüzden fazla söze gerek yok, 453 sayfadan oluşan kitabın elimdeki Türkçe baskısı Martı Yayınları’ndan çıkmış durumda. Alın ve okuyun. Nokta.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir