Aklından Bir Sayı Tut (Think of a Number) – John Verdon

Türkiye’de bir başka beyaz arkaplan ve siyah dikkat çekici desenler/karakterlerle yani; “olasılıksızvari” kapak tasarımıyla yayınlanmış yeni bir kitapla birlikteyiz. Bazılarımızın internet vazgeçilmezi olsa da ben yemeyip içmeyerek görsellerde araştırdım ve orijinal kapak tasarımının Türkiye’dekiyle alakası olmadığını fark ettim. Keşke direk olarak o, Türkçe’ye çevrilerek alınsaymış da bende böyle bir giriş yapmak zorunda kalmasaymışım diye de düşünmeden edemiyorum.

Aklından Bir Sayı Tut, emekli dedektif Dave Gurney’in üniversiteden arkadaşı Mark Mellery’nin aldığı garip bir mektup sonrası yıllar sonra kendisini bulmasıyla başlıyor. Kendisini X. Arybdis olarak tanıtan biri, Mellery’nin tüm sırlarını bildiğini iddia ettiği mektubunda 1 ile 1000 aralığında bir sayı tutmasını istiyor ve Mark Mellery’nin tuttuğu 658 sayısını bir şekilde biliyor. Kendisini merak etmesi halindeyse onu bulmak için harcadığı 289.87 doları belirttiği bir adrese istiyor.

Gurney başta davaya biraz uzak kalmak istese de Mark Mellery’nin ölüm haberi kendisini, ona güvenen eski dostu karşısında bir şeyler yapması gerekliliğine itiyor ve polisle birlikte çalışmaya başlıyor. Olay yerinde buldukları ilginç kanıtlar bu cinayetin nasıl uzun uzun planlandığının bir ispatı iken verdiği ipuçları ise Gurney ve polisler için davayı çözmekte pekte yardımcı olmuyor.

İlerleyen dönemde Mark Mellery cinayetine benzer yaşanan vakalar artık Mellery’nin bir düşmanından çok bir seri katilin ortalarda gezindiğinin habercisi iken, X. Arybdis’in kullandığı “yanlış” posta kutusu ve sahibi Gregory Dermott, Dave Gurney için olayın çözümündeki anahtar olarak görülüyor ve Gurney, tam olarak farkında olmadan da olsa doğru iz üzerine gitmeye başlıyor.

Aklından Bir Sayı Tut için nasıl bir kitap diyenlere okuma ve bitirme sürecim boyunca iki farklı cevap verdim. İlki: Kitabın yarılarına anca geldiğim sıralarda “gayet iyi, çok hızlı gidiyor ve merak uyandırıyor” gibisinden övgülerken, ikincisi kitabın son bölümü ve bitirdikten sonra verdiğim “sıradan” ayarı cevaplar..

Kitap, hızlı başlayıp çabuk yorulan bir eser. İlk bölümde o kadar merak uyandırıyor ve gerçekten o kadar iyi gidiyor ki anlatamam ama devamında bu meraklandığınız kısımlara aldığınız yarım yamalak, hatta ve hatta hiç alamadığınız yanıtlar hevesinizi kaçırmaya yetiyor. Olayların mantıksal döngüsü harika kurgulanmış ama bunları sonuçlandırırken bu yaklaşımın yarısı bile ortalarda yok. Bunu biraz yazar John Verdon’ın ilk kitabı olmasına da bağlayabiliriz elbet ama o başlangıç için daha iyi bir kapanış olsa elimizde efsanevi bir eser ve geleceğin yazarını tutuyor olabilirdik diye düşünüyorum.

Hala okunur mu sorusuna “evet okunur” cevabım var ama daha iyisi olabilecekken aceleye getirilmiş bir çalışma misali, hayal kırıklığımı da gizleyemeyeceğim. 475 sayfa olan kitabın elimdeki ilk Türkçe baskısı Koridor Yayıncılık’tan çıkmış durumda.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir