Scrtlg Communication Facts

Son dönemde cevaplamadığım birçok çağrıya, mail’e ve mesaja cevaplayarak söyleyemeyeceğim ama bunlara neden suskun kaldığımı da daha fazla içimde saklayamayacağım çok nedenim var. Özeleştiri tadında maddelerle anlatmaya çalışacağım.

  • Birçok yazımda kendi uydurduklarımı kullanmama rağmen, mesaj & mail ne şekilde geldiği farketmeksizin özlü sözlerden hoşlanmam. Anlatılan bir şeyin içinde öylesine geçiyorsa görmezden gelirim, içerik sadece bunlardan oluşuyorsa beni tam anlamıyla bayar. Hele ki “bilmem ne efendi, bilmem kim hazretleri” gibi deyim yerindeyse “ruhani” kişiliklerin alıntılarıysa kafamda direk üstünü çizer, büyük ihtimalle cevap vermem.
  • “Mail nasıl oluyor da mesaj gibi geliyor sana?” Bu soru çok geliyor, tek cevabım Blackberry. Sistemini internette atarştırırsanız birçok kaynak bulursunuz ama kısacası BB server’ı, telefonun pilini tüketmeden sürekli bir push hizmeti verir ki bu, mail’ininzin en az bir SMS kadar hızlı ulaşmasını sağlar. Ayrıca telefon kapalıyken SMS’in maksimum bir iletilme süresi varken mail’in yoktur. İlla ki ulaşır, doğal olarak daha çok şey içerir. Kişisel telefon numarasının paylaşılma gerekliliğini azaltır.
  • Telefon çaldığında çoğu zaman yalnız olduğum bir yer ararım. Özel veya değil hiçbir konuşmamın üçüncü kişilerce duyulması hoşuma gitmediğimden uzaklaşamayacağım bir konumdaysam çağrıyı cevaplamamayı tercih edebilirim. Tarihin en büyük telefon fact’i “önemli ise karşı taraf tekrar arar” a da büyük saygı duyar, geri dönmek için çok ama çok seçici davranırım.
  • Bayram, vb kutlama mesajlarını çoğu kişi gibi sevmem. Asla kutlamadığım gibi kutlayanlara da şöyle uygulamalarım vardır.
  • Doğumgünlerine, yaşlanmanın belirtisi olduğu halde hayranlık duyar ve o tek günün insan hayatının en önemli günü olduğuna inanırım. Telefon, mesaj, mail aklıma o an hangisi gelirse illa ki kutlarım. Benimkini kutlayana da teşekkürlerimi sunarım.
  • Kişisel sorulardan baya baya kaçma taraftarıyımdır. “Neredesin, ne zaman geleceksin, kiminlesin, okul nasıl gidiyor, o iş ne oldu, şöyle yapacaktın neden böyle oldu” gibi sorular sadece ve sadece beni ilgilendirir ve karar verme zevkini ölesiye kendim tatmak isterim. Bir buluşma ve/veya görüşme girişiminde elbette ve doğal olarak açıklarım ama anlayacağınız üzere bunları, havadan sudan konular haline getirmek istemem.
  • Fotoğraf, yazı, şarkı gibi içerik paylaşımını ancak bir şeyler yaşayabildiğim insanlarla (birinci kategori) gerçekleştiririm ki sayıları o kadar fazla değildir ve olmayacaktır. Şu ana kadarki en ciddi olanı sahibinin anlamlandırmak istemediği de olsa sadece birkaç şarkıdır ki onlar playlist’imde ve mail’imde özel muamele görürler. Bu “şartları” sağlamayan kişilerle (ikinci kategori) bir şey paylaşmadığım gibi gelene de pek ilgi göstermem, hatta çoğu zaman ne olduğuna bakmadan silerim gider. Belki bazen de bana ne kadar alakasız olduğunu göstermek için ikinci kategoriden geleni, birinci kategoriden bir “dostuma” gösteririm, birlikte güleriz. Özel içeriği çiğnemem çok sık olmasa da, hiç gerçekleşmedi de diyemem.
  • Uzun zamandır görüşmediğim biri bile olsa gerektiğinde hal hatır faslını atlayıp ne söylemem gerektiğine girebilirim ve bu, tamamen merak etmediğim anlamına gelebilir. Nezaketin onca zaman -karşılıklı- hatırlanmadığı bir süreçte de, bu davranışın daha samimi olmadığını kimse iddia edemez.
  • Bir günde cevaplayamayacağım kadar olmasa da, küçümsenmemesi gereken bir oranda bu iletişim gerçeklerini uygulamam gereken materyal elime geçer. Cevaplamadıklarım yoğunluk sansa da, aslında bu maddelerden birine takıldıkları esas gerçektir. Yanıtlamamaktan sandığınızdan daha fazla rahatsız olurum ve geri dönüşü olmayacak biçimde bunları silerek acabalardan kurtulurum. Yeni gelenler, eskilerin üzerini genellikle örter.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Oradan bakınca biraz “ukalaca” göründüğünün farkındayım ama bunları uygulayana da birçok teyit isteği geldiğini tahmin edersiniz. İnsanları belirli bir kalıba çekme gibi bir arzum yok ama bu yazının, benim de bu kalıplardan birine girmeyeceğimi açıkça ve samimi olarak anlattığını düşünüyorum. Öyle veya böyle, görüş ayrılıklarımıza rağmen yazdığınız şeylere olan saygım bana bunları açıklama gereği hissettirdi. En azından bundan sonraki dönemde, hem cevap olarak Scrtlg Communication Facts’i (isimde iyi oldu hani) gönderdiğim kişi hem de benim için her şey daha açık olacak. Beni anladığınızı umuyorum..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir