Blogger Sansüründe İkinci Perde

Bilenler bilir; 2007 sonlarında online dergimiz ED kapandıktan sonra paylaşmam gereken yazılar için Blogger’ı (ya da daha bilinen adıyla Blogspot’u) seçmiştim. Hatta halen, scrtlg.blogspot.com adresinden şu anda bu yazıları okuduğunuz tolgaerbak.com‘a güzel bir link vardır. Gerek dergiden sonraki sözlük projemde, gerekse de hiç tahmin edemeyeceğim kişisel konularım hakkında yazdıklarımla o dönemler Blogger’ı severek ve kolaylığına, basitliğine hayran kalarak kullandım.

Sonra bir gün, 2008’in Ekim ayı sonlarına doğru Blogger’ın kapandığı haberini aldım herkes gibi. Ayrılık fazla uzun sürmedi ama öyle bir döneme denk geldi ki benim için, paylaşmam gereken bir çok şeyi arka kapılardan ulaşabilme imkanını bildiğim halde yazmadım, yazamadım. Hatta o dönemdeki en iyi okuyucum, belki de her harfi ithaf ettiğim kişi bile “Aaa scrtlg.blogspot.com‘da açılmıyor di mi?” gibi bir tepki verdi ki o ses hala kulaklarımdadır. Peki neden bir şeyler yazmadım ve nasıl ulaşılabileceğini onaylatmadım? İşin tadı kaçtı sevgili dostlarım. Düpedüz sansüre kurban gideceğini bile bile günlük rutinlerinizi ve/veya en içten söyleyeceğiniz şeyleri neden yazasınız ki?

Hadi benim alan adım, bildiğim iki-üç şey ve hali hazırda dışarı aktarılmış bir Blogger yedeğim vardı. Her şeyi kaydedip WordPress ile devam etmem yarım saatimi bile almadı ama peki ya bu denklemdeki herhangi bir öğeden yoksun olanlar? Her insanın düşünceleri, hayalleri veya en basitinden bir öyküsü var. Peki bunları paylaşmak için Blogger’dan hızlı bir yol var mı? Tabi ki hayır. Ben yapabildiğim halde scrtlg.blogspot.com’un havasını özlüyor muyum? Tabi ki evet.

İş artık bilmem kimin bilmem ne süper ligine verdiği milyon dolarlardan çıktı dostlarım. Artık iş, kendini yasa dışı içerik paylaşarak tatmin edenlerin ve bazı haklarını koruma heveslisi çevrelerin, diğer masum kesimi cezalandırmasına döndü. Ama bu noktada içeriği paylaşana değil, subdomain yüzünden (anlamaları için açayım, blogspot.com’un önündeki tamamı belirlenemeyen değişkenler için) tüm blogspot.com’u ateşe atan zihniyetin geri kafalılığına odaklanmamız lazım bence. Ayrıca kontrol mekanizmasını Türkiye için engellenene kadar çalıştırmayan servis sağlayıcısı da cabası.

Blogger’a, o hevesle yazdığım günleri ve o havayı veren sadık okuyucumu/okuyucularımı, aldığım tüm geri dönüşleri özlüyorum. Şu an her şey bana ait de olsa, o basitlik, sadece tek bir amaca hizmet eden ve yıllarca başında durmasanız da orada bir yerlerde kalacağını bildiğiniz Blogger’ı özlüyorum. Güncel yedeğimi alıp acaba geri, o rahatlığa dönsem mi diye düşündüğüm gün, neden ayrıldığım aklıma gelerek vazgeçmiştim ama hala birilerinin haklarını korumak için başkalarının haklarının gasp edildiğini gördüğüm sürece ben de o güzel birleşime geri dönmediğim için malesef mutluyum. İnsanı, istemediği şeylerden mutlu yapanlar utansın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir