Asla Vazgeçme (Hold Tight) – Harlan Coben

Bu yazı spoiler içerebilir.

Harlan Coben’in Orman’la (Woods) başlayan Türkiye’deki tanınmışlığını kuşkusuz aynı hızda devam ettirecek olan Asla Vazgeçme, Doktor Michael “Mike” Baye ve avukat eşi Tia’nın, artık kontrol edemediklerini düşündükleri on altı yaşındaki oğulları Adam’ın ortadan kaybolmasıyla başlıyor. Baye’lerin, Adam’ın yaptıklarını takip edebilme amacıyla bilgisayarına yükledikleri casus programın verileri ışığındaki endişeleri, Adam’ın ortadan kaybolmasıyla en üst düzeye ulaşıyor.

Kitap bununla birlikte bir cinayetler serisini de eş zamanlı olarak işlemeye başlıyor. Başta bıyıklı adam ve saman saçlı kadın olarak tanıtılan Nash ve Pietra’nın farklı bir izlenim yaratma çabasıyla işledikleri Marianne Gillespie ve Reba Cordova cinayetleri, Orman‘dan hatırlayacağımız New Jersey-Essex savcısı Paul Copeland ve yardımcısı (veya artık daha üst bir düzeyde dedektif olan) Muse’un araştırmasına konu oluyor.

Mike ve Tia’nın Adam’ı bulma çabalarının etrafında şekillenen Asla Vazgeçme, Adam’ın in intihar eden arkadaşı Spencer Hill’in annesi Betsy Hill’in ve oğlunun gerçek ölüm nedenini araştırmasını da konu ediyor. Başta kocası Ron’un ölen öldü sonuç değişmeyecek görüşüyle hareket eden Betsy’nin olayların Adam’la bağlantısı olabileceği düşüncesi kitabın finaline kadar uzanırken, Adam’ın annesi Tia’nın Spencer’ın başına gelenlerin Adam’ı da etkileyebileceği düşüncesi Baye ailesinin endişelerini de bir başka kulvarda daha devam ettiriyor.

Yine diğer karakterlerden gidecek olursak; Susan & Dante Loriman’ın böbrek hastası oğulları Lucas için çabaları, bu arada ortaya çıkan bir başka sır, Baye çiftinin küçük kızı Jill’in arkadaşı Yasmin Novak ve babası Guy, Yasmin’in hayatını artık eskisi gibi olmayacak şekilde değiştiren öğretmeni Joe Lewiston ve atladığım daha birçok karakter, Asla Vazgeçme’de hiç de tahmin edemeyeceğiniz şekillerde birbirine bağlanıyor. Ayrıca aralara yerleştirilen Jill’in annesinin telefonuyla oynamak istemesi ve Yasmin’in babasının odasını karıştırması gibi ufak detaylar bile finale yaklaştıkça ciddi gelişmeler haline gelebiliyor. Tabi ki her gelişme de, genel çerçevede bir başka sürprizi doğuruyor.

Final konusunda tatmin etmeyen birçok kitabın aksine Asla Vazgeçme, Harlan Coben’in muhteşem toparlamasıyla sonlanıyor ve bittikten sonra gerçekten okuduğunuza değen bir kitap izlenimini fazlasıyla veriyor. Temelde başlı başlına ayrı bir kitap olsa da, Asla Vazgeçme’yi okumadan önce yazı boyunca sürekli andığım Orman‘ı bitirmenizde fayda görüyorum. Her ne kadar öyküyü bağlamasa da en azından Paul Copeland’ın özel yaşamının damdan düşer gibi Asla Vazgeçme’ye dahil edilmediğini böylece anlamış olursunuz.

Elimdeki Martı Yayıncılık’tan çıkan kitabın birinci cep baskısı 471 sayfadan oluşuyor. Üzülerek söylemeliyim ki kitabın bu ilk baskısı birçok imla hatası içeriyor ve bazı noktalarda karakterlerin yanlış kullanımı bile mevcut. Böyle bir kitaba hiç hak etmediği bu düzenleme ve/veya hatalar umarım bir sonraki baskılarda giderilmiş olur ve Asla Vazgeçme içeriğiyle olduğu kadar çevirisiyle de göz doldurur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir