F1 2010 PlayStation 3 İncelemesi

Formula 1 severlerin uzunca bir süredir beklediği oyun, 2009’daki Wii ve PSP denemesinin ardından nihayet F1 2010 ismiyle ve Codemasters tarafindan PlayStation 3, Xbox 360, Games for Windows, Nintendo Wii, PSP ve tabi ki Mac platformlari için piyasaya çıktı. Oyuncuları en çok ilgilendiren PC versiyonunun bir hayli bug’la dolu olduğu duyumlarımın ardından incelediğim PS3 versiyonuna geçiyorum.

Öncelikle PlayStation 3’te performans olarak kesinlikle her şey yerli yerinde. PC ile kıyasladığınızda “yok efendim işlemci şöyle, ram böyle, minumun 4 GB ekran kartı (o kadar oldu mu bu arada? :)) gibi problemler olmadan oyunu takıp oynuyorsunuz. Sizi tek bekletecek şey, oyunun Blu Ray’inin PS3 versiyonunuzu güncellemesi (ki yakın zamanda başka yeni oyun aldıysanız bu iş zaten gerçekleşmiştir) ve kısa yükleme süreci. Burada da bir virgül atmak istiyorum, eskiden PlayStation 3 OS’i güncellemek için Wi-Fi veya Lan bağlantısına ihtiyacımız vardı. Güncel oyunlarda ise bu işi oyunun Blu Ray’i üzerinden gerçekleştirmek gerçekten konsol kullanmanın rahatlığını bir daha göstermiş oluyor.

Neyse efendim teknik işlerden uzaklaşıp biraz da oyuna bakalım. Sürekli bir pilotun gözünden 3D olarak karşımıza çıkan menüler oyunun atmosferine sizi hazırlarken, ilk isminizi ve takımınızı seçtiğiniz basın toplantısında belirttiğiniz hedeflerinizse gizliden gizliye oyunun zorluk derecesini seçiyor ve oyunu bildiğimiz klasiklerden bir hayli farklı bir yere getiriyor. Size tavsiyem, başlangıç aşamasında "çaylak bir pilotum, elimden geleni yapacağım” gibi daha mütevazi hedefler belirlemeniz. Kariyer modunda çıtayı yüksekte tutmanız Lotus, Virgin ve HRT’den başka takım seçtirmezken diğer seçeneklerde Force India, Sauber ve Toro Rosso gibi takımların kapısı da, en baştan itibaren size açılabiliyor.

Oyunda toplam 4 mod mevcut. Kariyer (career) modunda, çaylak olarak başlayıp tüm pistleri sırasıyla geçiyor, takım değiştirebiliyor ve gelecek sezonlara da beklediğiniz gibi devam edebiliyorsunuz. Röportajlar, takım içi çekişmeler ve araçların gelişmesi de, kariyer modunun diğer eğlenceli özelliklerinden. Grand Prix modunda istediğiniz pilot, takım ve pisti seçerek kafanıza göre takılıp yine belirlediğiniz pistlerde ufak sezonlar düzenleyebiliyorken, Multiplayer modunda internetten rakiplerinizle karşılaşabiliyorsunuz. Son olarak Time Trial modundaysa arkadaşlarınız ve yine internetteki oyuncularla zamana karşı yarışabiliyorsunuz.

Kontroller konusunda oyun iki default kontrolün yanı sıra size tam tam bir kişiselleştirme imkanı veriyor. Açıkçası otomobil kontrolünde en nefret ettiğim L2’nin accelerate (hızlanma) oluşunu bu kişiselleştirme ile X’e taşımam oyunun kontrollerine daha rahat alışmamı sağladı. Bununla birlikte ayarlardaki traction control kapalı iken aracı pistte tutmak imkansızlaşırken, fren ve ideal yarış çizgisi asistanları da oyuna alışma süresince işinize yarayabiliyor. Ayrıca ne kadar alışırsanız alışın, hızlı bir durumdaki hafif pist dışı ziyarenleriniz bile kolaylıkla spin atmanıza yol açabiliyor. Bu durumlarda gazı kesip sol analogu (veya sizin yön tuşunuz hangisiyse) sürekli tutmadan pist yönüne kaydırmanız içinde bulunduğunuz durumdan nispeten kolay ve en az zararla çıkışınızı sağlıyor.

Büyük ölçüde kariyer modunda takıldığım oyunun PlayStation 3 için en önemli (ve başka bulamadım) bug’unun cezalar olduğunu söyleyebilirim. Rakiplerinizle girdiğiniz basit bir ikili mücadele, ciddi bir kazaya dönüşmeden bile size 10 saniye cezası aldırtabiliyor ve bu durum araç geçme arzunuzu bir hayli azaltıyor. Aynı şekilde ufak pist dışı ziyaretleri de, köşeleri kestiğiniz gerekçesiyle derhal uyarılmanıza sebep oluyor ancak ceza, araçlara temastaki kadar hızlı ve acımasız bir şekilde gelmiyor. Ayrıca cezalar demişken, atıyorum aldığınız bir 10 saniye cezasını pitte değil de yarış sonu derecenize zaman eklenmesi şeklinde çekmenizde başta bir “pite girmedim siyah bayrak gelir mi” sorusunu akıllarınıza getiriyor ki bu yüzden belirtmekte fayda gördüm.

Güncellemelerle giderilecek bu hataların dışında oyun gerçekten beklentileri karşılayacak düzeyde. Kariyer modunda ufak takımdan başlayıp yükselme hırsınızdan tutun da, grafiklere ve detaylara kadar her şey lisanslı bir Formula 1 oyununa yakışan cinsten olmuş. F1 2010’un, en son PS2 için yanılmıyorsam 2006’da çıkan ve pek tutulmayan son oyunun ardından açlığınızı bir hayli bastıracağına şüpheniz olmasın.

image

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir