Sil Baştan (Replay) – Ken Grimwood

Not: Bu yazı spoiler içermektedir.

“Şu an sahip olduğumuz bilgilerle, hayatımızın geçmiş bir dönemine geri dönebilmek..” Kuşkusuz insanlık tarihinin en çok hayal kurulan konularından biridir bu soru. Ken Grimwood’ta Sil Baştan’da tam olarak bu hayallerimizi canlandırmış.

18 Ekim 1988 saat 13.06’da, iş yerinde eşi Linda ile telefonda konuşurken geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda eden Jeff Winston, 1963 yılında üniversite yatakhanesinde tekrar uyanır. Tam 25 yıl öncesinden hatırladığı bu yerin neresi olduğunu anlaması uzun sürmese de, Jeff’in içerisinde bulunduğu durum kuşkusuz kafasını fazlasıyla karıştırmıştır. Gelecek bilgilerinin, yaşadığı bu tekrarda da gerçekleşip gerçekleşemeyeceğini doğrulamasının ardından Jeff’in önünde yepyeni bir gelecek vardır. At yarışı ve futbol final maçları bahisleri başta olmak üzere sahip olduğu Wall Street bilgilerinin de katkısıyla bu genç yaşında zengin ve rahat bir yaşama erişmesi uzun sürmemiştir. Yıllar tekrar 1988’i gösterdiğindeyse Jeff, yaptırdığı kontroller ve tekrar kalp krizi geçirmemek için aldığı önlemlere rağmen tekrar hayatını kaybetmiştir. İkinci ölümünden sonra yeniden başladığı 1963 yılında birkaç gün sapma ile devam eden döngü, ilerleyen zamanlarda -yine 1988’de ölmek üzere- bir önceki tekrarlarına haftalar, yıllar ve on yıllar eklenerek devam eder.

Romanın kırılma noktasınıysa Jeff’in, Pamela Phillips ile tanıştığı tekrar olarak varsayabiliriz. Pamela’nın Starsea isimli filmini şans eseri gören Jeff, bu tekrarları yaşayan tek kişi olmadığından süphelenmeye başlar ve zor da olsa Pamela ile bir görüşme ayarlar. İkili bir araya geldikten sonra kuşkularının doğru çıkması Jeff’i fazlasıyla şaşırtırken, karşısında kendisi gibi birini bulan Pamela da benzer şeyler hissetmektedir. Birbirlerinin yaşadıklarını dinleyen ikili kısa sürede yakınlaşırken, yaşamlarının sınırı yine 1988 yılı olur. Yaşama tekrar başladıklarında yine 18 yaşında olan Jeff’i bir süre tanıyamayan 14 yaşındaki Pamela’nın tam anlamıyla tekrara başlaması uzun sürmez ve 1963 yılından itibaren yaşadıkları sapmaları ikili kavramaya başlar. Dünanın işleyişine fazla katkıları olmasa da ufak tefek iyileştirme ve kendileri gibi insanları bulma çabalarıyla geçen birkaç tekrarın ardındansa artık sapmalar o kadar uzar ki, Pamela için süre dolma noktasına gelirken Jeff için de dakikalara kadar düşer. Ta ki sürekli bir ölme-yeniden başlama sürecine girinceye kadar. Bu ölçülemeyen döngünün ardındansa Jeff, tekrar ilk yaşamında fakat bu sefer 18 Ekim 1988, 13.07’yi görmeye başlar. Eşiyle olan telefon konuşması da kesilmemiştir ama tüm bu yaşananların gerçek olup olmadığı belirsizliği de Jeff’in kafasındaki yeni soru işaretidir. İlk iş olarak Pamela’nın telefonuna ulaşan Jeff, yaşananların bir rüya ve/veya hayal olmadığını anlar ve yaşamları o noktadan itibaren düzgün bir şekilde devam eder.

Başta da söylediğim gibi, insanlığın büyük bir hayalinin nasıl olabileceği hakkında fikir veren kitap, aslında her şeyi bilmenin ve sınırsız kaynaklara sahip olmanın mutluluk getirmediğini güzel bir şekilde anlatıyor. Kitabın, arada uzaylılar gibi fikirler ortaya atılsa da, bu döngünün sebebi olarak net bir şey söylemeyip son yorumu okuyucuya bırakması da vermek istediği bu mesajın bence en büyük kanıtı. 361 sayfa olan kitabın elimdeki dokuzuncu Türkçe baskısı, Koridor Yayınları’ndan çıkmış durumda. Orjinal dilinde 1987’de yayınlanan kitabın Türkçe’ye 2010’da çevrilmesi biraz geç olsa da, keyifle okunabilecek bir eser olduğunu söyleyebilirim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir