Formula 1… Dışarıdan bakınca 10 takım gibi görülse de (ki bu 2010’da 13 veya 14 olacak), organizasyonun geneline yön veren takımlara baktığımızda sayı iki veya üçü geçmiyor. Her şeyde ön plana çıkanlar olduğu gibi bu yön veren takımlarda da kuşkusuz en önemlisi Ferrari.

Bu yön verme olaylarının başlangıç noktası ise büyük ölçüde pilot piyasası. Grid’te kaç pilot varsa gidin sorun, hepsinin hayali bir gün büyük takımlarda yarışmaktır. Ancak aynı organizasyona yön vermenin başlangıcında olduğu gibi bu büyük takımda yarışmanın zirve noktası da Ferrari. Renault’dur, McLaren’dır gerçekten kaliteli sürücüleri yarıştırıyor hatta keşfediyorlar ama bulundukları takımda şampiyonluğu dahi yaşasalar bu pilotların aklı hala bir gün kırmızı otomobili sürmekte kalıyor.

Bu çerçevede Ferrari’nin, Kimi Raikkonen ve Felipe Massa ile 2010 sonuna kadar devam eden kontratları sezon başında Ferrari’yi bir çekim merkezi olmaktan çıkartmıştı aslında. Sonuçta ortada imzalanmış anlaşmalar vardı ve herkesin buna bağlılığı bekleniyordu ama bu defa öyle olmadı. Formula 1’de ateş olmayan yerden duman çıkmıyor gerçekten. Fernando Alonso ismi Ferrari ile o kadar anılmaya başlandı ki 2011’de kırmızı otomobilde yarışacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Fakat Ferrari’nin 2009 sezonu boyunca (bence otomobilden kaynaklanan sebeplerle) zayıf bir performans çizmesi herkesin pilotlara odaklanmasına sebep oldu. Felipe Massa’nın zaten Macaristan GP’sinden beri yarışmaması ise topun ağzına tek ismi getirdi; Kimi Raikkonen.

Raikkonen’in 2007’den beri Ferrari’deki performansına bakacak olursak; ilk yıl dünya şampiyonluğu, 2008’de güçlü bir otomobille zayıf bir performans ve 2009’da ise zayıf bir otomobille güçlü fakat sınırların el vermemesi ışığında yukarıya oynayamayan bir performans sergilediğini görebiliriz. 2008 haricinde bana kalırsa kişisel olarak elinden geleni yapmış gözüküyor Raikkonen. Ama diğer yanda da iki kez dünya şampiyonluğu yaşamış ve artık kırmızı koltuğa gözünü dikmiş Fernando Alonso var.

Er ya da geç Alonso’nun Ferrari koltuğuna geçeceği belliydi ancak Raikkonen’in kontratını feshederek bu değişikliğin 2010 için yapılması Ferrari’ye yakışmadı gibime geliyor. Alonso cephesinden “tüm pilotların bir gün Ferrari hayali kurduğu, çok mutlu olduğu” gibi heberler gelse de Raikkonen cephesinde tam bir belirsizlik oluştu. En iyi ihtimalle eski takımı McLaren’a gidecek olan Raikkonen’in “gelecek sene yarışırsam hedefim şampiyon olmak olur” sözleri iyi bir takım bulamaması halinde Formula 1’den ayrılabileceğinin en büyük işareti olmuş oldu. Eğer koşullar sağlanmayıp bu derecede üst düzey bir pilotun yarışmayı erken bırakması da Formula 1’in büyük bir kaybı olur.

Sözün özü Ferrari 2010’da Fernando Alonso & Felipe Massa ikilisi ile etik olmayan bir karar alarak yarışacak. Profesyonel dünya tabi, kontrattaki tazminatı verdiğiniz an her şey biter ama geride bıraktığı tutulmayan sözler de takım imajı açısından sanılandan büyük yaralar açabilir.